Anasayfa » İNEBOLU
17 Nisan 2024, 00:01 Editör:
YİRMİ ATLIK YEM BİR ATA VERİLİRSE NE OLUR?
Hoca Efendi'yi, köyün birine vaaz vermesi için çağırırlar.
Hoca Cami dolup taşacak zanneder, kalabalık cemaate göre hazırlığını yapar.
Köyün Camisine gelir. İçeride sadece bir kişi vardır.
Morali bozulur, vaaz yapıp yapmamakta kararsız kalır.
Camiye gelen bir kişinin fikrini almak ister ve...
"Kardeşim Ben Cami dolup taşacak diye hazırlık yaptım, fakat senden başka kimse yok, ne dersin yine de vaaz vereyim mi ?
Hiç ummadığı bir soruyla karşılaşan adam şöyle cevap verir.
"Hoca Efendi, Ben Hocalıktan anlamam, Ben at seyisiyim. Atlara yem vermek için tavlaya (Ahır) geldiğimde atların hepsi kaçmış, sadece bir at kalmışsa o atı da aç bırakmam, yemini veririm."
Hoca bu cevabı duyunca, vaaz vermesi gerektiğine karar verir ve kalabalık cemaate göre hazırlandığı için, "şöyle yaparsınız, böyle yapmıyorsunuz, nasıl Müslümansınız" gibi cümlelerle Cami dolu gibi vaaz eder...
Vaazı bitirip kürsüden inince de "şu adamın bir fikrini sorayım" diye düşünür ve "Kardeşim vaazı nasıl buldun" der...
"Hoca Efendi, Ben Hocalıktan anlamam, Ben at bakıcısıyım. Ahıra vardığımda bütün atlar kaçmış, tek at kalmışsa atların hepsinin yemini tek ata veripte çatlatmam Bilmem anlatabildim mi?" der ve noktayı koyar.
Evet bir kıssadan hisse ile giriş yaparak anlatılmak istenenin daha kolay anlaşılmasına katkı sağlamak istedik.
Taşıyacağı yükten fazlasının yüklendiği insanların bir gün "yeter artık" diyeceğini düşünüp, o yükü hafifletmek gerektiğini vurgulamaya çalıştık.
Sağımızda solumuzda, önümüzde arkamızda her yerde, her ortamda bu durumda olan insanların varlığından haberdarmıyız ya da "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla hareket edenlerden miyiz acaba?
Mesela sabahtan akşama kadar yatan neredeyse hiç bir iş yapmayan, hatta yapacağı işi de bir şekilde birilerine yaptıran uyanıklar da mevcut çevremizde
Herkesin masa başı iş istediği, sahada çalışmaktan kaçındığı bir ortam oluştu neredeyse..!
Ustalık gerektiren sektörlerin değerlendiği bir dönemi yaşıyor ve bu meslek dallarının daha da kıymete bineceğini düşünüyoruz.
Pek çok sektörün devamlılığının tehlikeye gireceği, çırak ve kalfa yetişmediği gözlerden kaçmıyor.
Acilen bu durumun çözümü için çareler üretmek gerekiyor.
Zanaatkâr yetiştirecek bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulduğu aşikâr...
Yeter ki icraata geçilsin.
| Bu haber 1688 defa okunmuştur.