Anasayfa » İNEBOLU
21 Haziran 2025, 15:44 Editör:
HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN "DİLSİZ ŞEYTANDIR"!
Bu hayatta olumlu-olumsuz yaşadığımız her şeyin adı "tecrübe" olarak adlandırılıyor.
Doğumdan ölüme kadar binlerce tecrübe ile yaşama olan bakış açımız şekilleniyor.
Bazen herşey yolunda gidiyor, bazen de hiç istemediğimiz sonuçlara boyun eğmek durumunda kalıyoruz.
Çocukluğumuzdan itibaren, hem aile içinde, hemde eğitim dönemimizde özellikle hak ve hukuk konusunun önemine değiniliyor. Kimsenin hakkına girmemeyi ve kendi hakkımızı yedirmemeyi öğreniyor, hayatımızda tatbik etmeye çalışıyoruz.
Buna rağmen toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gereken insanların, başkalarının hakkına girdiğini, "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla hareket ettiğini, adaletli davranış sergilemediğini ve ayrımcılık yaparak hak yediğini de gözlemliyoruz...!
Birlikte yaşamak zorunda olduğumuz, aynı havayı teneffüs ettiğimiz bu insanlar tarafından yapılan haksız muamelelere, sesini çıkartmayan, "yanlış yapıyorsun" demeyen ve susarak haksızlık yapana bir nevi destek veren insanların da fazlalığı bizleri inanılmaz huzursuz ediyor.
Bu tarz davranış sergileyenler için toplumda "Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır" cümlesi kullanılıyor.
Günümüzde bu sözün ağırlığının unutulduğu görülüyor. Çünkü haksızlığa sessiz kalmanın, zulme destek vermek olduğu biliniyor ve yaralanan vicdanların onarımının daha da zorlaştığı dikkatlerden kaçmıyor.
Peki neden bu kadar çok susuluyor?
Korkudan mı, umursamazlıktan mı, ya da "Bana ne" rahatlığından mı?
Belki hepsinden biraz...
Ama ne olursa olsun susmak bir seçimdir. Ve çoğu zaman bu seçim zalimin ekmeğine yağ sürer.
Toplumun adaleti sağlamak gibi bir refleksi kalmazsa, hukuk değil güç konuşur. Mazlumun hakkı, güçlü olana verilir. Burada da "alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" sözü devreye girer. Hak yiyen ve haksızlığa sessiz kalanlar, eninde sonunda aynı muameleye mâruz kalırlar.
Peki "susmak" yerine ne yaparlarsa kendi üzerlerinden bu sorumluluğu atabilirler?
İlla ki büyük kahramanlıklar yapmak gerekmez. Bazen sosyal medyada bir paylaşım yapmak, bazen bir imza kampanyasına katılmak, bazen mağdurun yanında durmak bile çok şeyi değiştirir.
Zengin-fakir ayrımı ve hatır-gönül ilişkisiyle hak etmediği yerlere gelenlerin, yalakalık yaparak "sessiz ama dürüst" arkadaşlarının önüne geçenlerin, siyasi görüşü ve o görüşe yakın sendika kaydı neticesinde makam sahibi olanların etrafımızı kuşattığı bir toplumda yaşıyoruz...
Fakat hak ve hukuk düsturunu benimseyip taviz vermeyenlerin de varlığı bizleri ziyadesiyle memnun ediyor.
İyi biliyoruz ki...
Susmak; zulüm yapanlarla iş birliği etmektir.
Konuşmak; vicdanlı, adil ve özgür toplumun temelidir.
Bugün;
Bir öğrenci, bir öğretmen, bir işçi, bir memur, hatta bir âmir haksızlığa uğradığında...
Sesimizi yükseltmeliyiz...
Çünkü dilsiz şeytanı susturacak tek güç, konuşan vicdandır.
| Bu haber 388 defa okunmuştur.