Hayatın bize öğrettiği en büyük hakikatlerden biri, her olayın ardında görünmeyen bir hikmetin saklı olmasıdır. İşte bu gerçeği hatırladıkça aklıma gelen bir kıssayı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.
Zamanın birinde bir padişah yaşarmış. Avlanmayı çok sever, sık sık ava çıkarmış.
Onun aklı selim, “Her şeyin hayırlısı, her işte bir hayır vardır.” cümlesini dilinden düşürmeyen bir de veziri varmış.
Başına bir şey gelse vezir hep:
“Üzülmeyin, her işte bir hayır vardır” dermiş.
Bu yüzden padişah çok kızarmış.
Yine bir gün vezirine “Bugün ava nereye gidelim?” diye sormuş.
Vezir bir yer tarif etmiş.
Oraya gitmişler fakat avlanırken padişahın eli yaralanmış ve yarasını sarmışlar.
Vezire kızmış: “Senin yüzünden oldu” demiş.
Vezir yine aynı cevabı vermiş: “Her işte bir hayır vardır, üzülmeyin” demiş.
Padişah bunun üzerine çok öfkelenip, “Ben elimi kesiyorum, sen bana ‘her işte bir hayır vardır’ diyorsun” deyip veziri zindana attırmış.
Vezir zindana giderken yine “her işte bir hayır vardır” demiş.
Bu duruma daha da sinirlenmiş: “Adamı zindana attırıyorum, hâlâ aynı şeyi söylüyor” demiş.
Padişah bir süre sonra , birkaç adamla hiç insan ayağı değmemiş bir yere avlanmaya gitmiş.
Oranın yerlileri hepsini esir etmiş. Her gün bir esiri inançları gereği kurban ediyorlarmış, sıra padişaha gelmiş ama serbest bırakmışlar.
Çünkü inançlarına göre sakat veya bir yeri yaralı adamdan kurban olmazmış.
Padişah vezirini düşünmüş ve ona hak vermiş.
Hemen ülkesine dönüp vezirini serbest bıraktırmış.
Ama yine sormuş:
“Hadi benim elimin kesilmesini anladık, peki senin zindana girmendeki ‘hayır’ nedir?”
Vezir de; “Ben de zindana girmeyip sizinle gelseydim, yerliler şimdi diğerleri gibi beni de kurban etmiş olacaklardı” demiş.
Evet, hayat çoğu zaman bize bu kıssadaki padişahı hatırlatır öyle değil mi?
Hepimiz zaman zaman yaşamışızdır istediğimiz bir şey olmayınca üzülür, kızar, kırılırız.
Dualarımız kabul olmadığında hayal kırıklığına uğrarız.
Ama zaman geçtikçe aslında bizim için daha iyi bir yolun açıldığını görürüz.
Çünkü Rabbimiz’in takdiri, bizim göremediğimiz nice hikmetler taşır.
Bugün hayır bildiğimiz şey yarın şer, şer bildiğimiz şey ise hayır olabilir.
Nitekim Bakara Suresi’nin 216. ayetinde buyurulduğu gibi:
“Fakat olurki bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin için hayırdır. Ve olur ki bir şeyi de seversiniz, halbuki o sizin için bir şerdir. Allah ise sizin için hayır olanı bilir de siz bilmezsiniz.”
İşte tam da bu noktada hayatımızı bu anlayışla şekillendirmemiz gerekir bence. Böylece yaşadığımız her olayın ardında bir hikmet arayarak, daha huzurlu, daha kabullenmiş ve daha dingin bir ruh hâline sahip olabiliriz.
Bizler olayları sadece kendi dar bakış açımızdan değil, Allah’ın sonsuz ilmi ve hikmetiyle değerlendirmeyi öğrenirsek kalbimizdeki yükler hafifler.
O yüzden bize düşen, her yaşadığımızın ardında görünmeyen bir hayır olabileceğini unutmamaktır.
Bazen kaybettiklerimiz, aslında bize verilmiş en büyük kazançtır; bazen kapandığını sandığımız kapılar, gerçekte daha güzel bir yolun başlangıcıdır.
Bazen de insanlar, bir insanın kaderini değiştirmek için türlü kötülükler yapar; ama ben biliyorum ki Allah’ın kudreti hepsinden yücedir ve kimsenin iradesi İlahi takdirin önüne geçemez.
Rabbimizin sonsuz ilmi ve kudretiyle bakmayı öğrendiğimizde kalbimizdeki fırtınalar diner, ruhumuzda derin bir huzur yeşerir.
İşte asıl olgunluk, başımıza gelen her şeyin ardında İlahi planın ve saklı bir hikmetin olduğunu fark edebilmekte…