Anasayfa » İNEBOLU
27 Eylül 2025, 13:16 Editör:
EVDE "YATAĞINDA" ÖLMEK MAZİDE KALDI, YERİNİ "YOĞUN BAKIMDA" ÖLMEK ALDI!
Geçtiğimiz günlerde bir doktorun muayenehanesinde karşılaştığım, uzun yıllar yoğun bakım hemşireliği yapmış bir kardeşim ile tanıştım ve ona bir soru sordum.
"Hiç ölümlere şahit oldun mu? Ölüm anında yalnız başlarına makinalara bağlı ne yapıyorlar?"
Evet merak ettiğim bu soruyu sormuştum ama yüzüme tokat gibi çarpan bir cevapla karşılaşacağımı da hiç düşünmemiştim.
"Sayamayacağım kadar çok ölüme şahit oldum. Hepsinin ortak özelliği; son anlarında ağızlarındaki oksijen maskesini atıp, üzerlerindeki kabloları sökmeye çalışmalarıydı."
Peki dedim, siz ne yapıyordunuz?
"Biz kabloları ve oksijen maskesini tekrar takıyorduk, ikinci defa sökerlerse ellerini bağlıyorduk! Bu halde elleri bağlı şekilde can verdikleri de oluyordu."
"Nefes almakta zorlanan bazı hastaların boğazlarını delip nefes yolu açmaya çalışıyorduk, tabii ki bu yapılan da haliyle hastaya acı veriyordu."
Bunları anlatan kardeşimizin sanki uzun yıllar yaşadıkları gözünün önüne geliyor gibiydi, ağlayarak son cümleleri döküldü ağzından "vallahi durum sandığınızdan çok daha vahim"...
Burada sağlık personellerinin sistemsel olarak yapması gerekeni yaptığını biliyor ve kimseyi yargılamıyoruz elbette...
Son yıllarda çok sık duyduğumuz "yoğun bakıma aldılar" sürecinde, yaşananları öğreniyoruz bir nebze...
"Denize düşen yılana sarılır misali" herkes çabalıyor elbette, çıkar yol arıyor, hastasının iyileşip eski sağlığına kavuşmasını istiyor ve sistemin çarkına teslim ediyor.
Yoğun bakım esnasında hastasına ne gibi işlemler yapılıyor tabii ki bilinmiyor. Dışarıda vâkur bir şekilde bekleniyor. Yoğun bakımda yatan hastanın yanında olunamıyor, sadece çok kısa bir süre ziyaret etme izni veriliyor.
Oysa eskiden yaşlılarımız sımsıcak yataklarında ölmek istediklerini vasiyet ederlerdi. Helâllik almaya gelen eş ve dostları olur, yakınları tarafından başlarında Yasin okunur, dudakları zemzemle ıslatılırdı. Sımsıcak tevekkül dolu bir ölüm istenirdi. Cesurca "üç gün yatak, dördüncü gün toprak" cümlesi edilirdi. Ölüm çare olarak bilinir ve görülürdü. Ölüler evinde yıkanır, kefenlenirdi.
Artık bu işlemlerin çoğu hastane morgunda yapılıyor. Vefat edenlere son görevlerini yapmak isteyenler selâ verilirken "falanca şu saatte hastaneden alınacak" cümlesine binaen, koştur koştur hastanenin yolunu tutuyor. Bazı mevtalar direk musallaya getirilirken bazı mevtalar helâllik alınması için evinin önüne getiriliyor. Burada özellikle olması gereken şudur. Mevta hastanede ise cenaze merasimi öncesi yakınları tarafından evine getirilmeli, cenaze merasimi evinde başlamalıdır. Şu saatte hastaneden alınacak ibaresi merasimden çıkarılmalı, herhangi bir karmaşıklığa meydan verilmemelidir. Herkes başına geldiğinde acısıyla ne yapacağını bilmeyebilir fakat görevliler tarafından doğru yönlendirilmelidir.
Allah cümlemize son anında iman kuranla çene kapamayı nasip etsin. Sekerat halinde iken şeytanın vesvesesinden muhafaza buyursun. Amin
| Bu haber 548 defa okunmuştur.