İnternette İnebolu ile ilgili bir şeyler araştırırken karşılaştığım www.gezipgorduk.com adlı internet sitesindeki bir yazıyı okuyunca bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.
İnebolu’ya gelen 3 kişilik bir ailenin belki birkaç saatlik İnebolu hatırasını okuduktan sonra duyduğum üzüntüyü dile getirmek istedim.
Aile 2 haftalık bir Doğu turu düşünmektedir. Ama bazı nedenlerle rotasını değiştiren aile Kastamonu-Taşköprü-İnebolu-Sinop-İnceburun-Amasya-Sivas-Konya-Antalya-Burdur-İstanbul gezisi yapmaya karar verir.
Gezi ile ilgili ayrıntılarla sizleri fazla meşgul etmeyip direkt İnebolu hakkında yazılanları paylaşıyorum:
“İnebolu’ya vardığımızda sahile park ediyoruz. Yanımızda jandarmanın aracı var, onlarla bir süre sohbet ediyoruz. ‘Merkezi neresi buranın, gezeceğiz de’ diyoruz. ‘Merkezi burası, siz nereyi aradınız?’ diyor jandarma.
Etrafa bakınıyoruz, gayet kötü. Ama moralimizi bozmuyoruz, tarihi İnebolu böyle beton içerisinde olamaz, güzel bir yeri vardır, diyoruz. Yürüyor, yürüyor ancak daracık sokaklarda bir de kaldırıma park eden arabalarla boğuşmaktan hiç keyif alamıyoruz. Birkaç kişiye bir şeyler soruyoruz, bilen yok. Esnaftan kapı önünde duran düzgün birine burada yabancı olduğumuzu ve kültürel nereyi görebileceğimizi soruyoruz. Biraz düşünüyor, ‘Şu yukarıda yeni yapılan evler var, site..’ diyor. Güzelmiş oraları, ‘Yahu kardeşim hiç mi tanımıyorsun yaşadığın yeri, bari biraz tanı söyleyecek iki çift lafın olsun gelene’ diye söylene söylene İnebolu’dan çıkıyoruz. Tarihi bir tek ismi kalmış, üzücü ama insanımızın acımasızlığı, tarihe ve geçmişe verdiği önemsizliği çok açık hissediyoruz. İnebolu’da kalmak ne kelime, yola devam diyoruz, Sinop’ta kalırız. Zaten sahil yolu nefis manzaralıymış, bakına bakına gideriz, Sinop 143 kilometre diye bir tabela görüyoruz, iyi 1,5 saatte gideriz diye hesap yaparken tam 3 saatte Sinop’a varıyoruz.”
Yazının İnebolu ile ilgili olan kısmı bu kadar.
Herhalde ailenin yaşadığı İnebolu hatırası okuyanları biraz güldürmüştür. Bizler maalesef ağlanacak halimize güleriz.
Bu zamana kadar böyle gelmiş, bundan sonra gitmesin diyen, İnebolu’da doğan, İnebolu’da doyan, İnebolu sevdalısı olan herkes! İnebolu’nun tarihi ve kültürel gezilecek neresi var diye sorulduğunda söyleyecek iki çift lafımız olsun. Önce ilçemizi ve çevresini, şanlı tarihimizi, İnebolu’nun ismini altın harflerle tarihe yazdıran kahraman ecdadımızı iyi tanıyalım.
İnebolu’nun Türkiye’de İstiklal Madalyalı tek ilçe olduğunu,
Atatürk’ün Şapka ve Kıyafet İnkılabı’nı İnebolu’da yaptığını ve Şapka Nutku’nu Türk Ocağı’ndan ülkemize duyurduğunu anlatalım.
Türk Ocağı İstiklal Yolu Müzesini, İnebolu Kent Müzesini ve Nezihe Battal Kültürevi’ni gezebileceklerini,
Eşsiz manzaralı Pembe Köşk’ü gezebileceklerini, Gerip Tepesi’ndeki kilise kalıntıları olduğunu ve o kilisenin Trabzon’daki Sümela Manastırı gibi çok önemli olduğunu,
Tarihi İnebolu evlerinin yapılış ve mimari olarak Safranbolu evlerinden daha güzel ve özellikli olduğunu,
İnebolu’da güneşin denizden doğup denizden battığını,
İnebolu’da yiyebilecekleri yöresel lezzetlerimizi,
İnebolu ekmeğini,
İnebolu’dan giderken götürebilecekleri dağ çileği reçeli, tahin helvası gibi yöresel lezzetlerin olduğunu,
Ve daha nicelerini sayalım.
Sonuç olarak, ilçemizi kendimiz tanıyalım, sonra gelen ziyaretçilere tanıtalım, topyekûn turizmi benimseyelim.